31 Temmuz 2013 Çarşamba

ACEM DİYARI 3 -İSFAHAN

Tahran Güney Terminalinden İsfahan’a doğru yola çıkıyoruz. Karayolu ulaşımı yaygın olduğundan otobüs hizmetleri de gelişmiş. Geniş koltuklu “vip” denilen otobüslerde yolculuk rahat ve uykunuzu otobüste alabilirsiniz. Geceyi yolda geçireceğimiz için, İsfahan’da otel ihtiyacımız doğmayacak. Böylelikle hem zamandan hem de paradan tasarruf yapıyoruz.

İsfahan belediye binası
İsfahan Kaveh Terminali
Tahran- İsfahan arası 450 km. civarında, İstanbul- Ankara mesafesi gibi. 5 saat sürüyor yolculuğumuz, molasız, non-stop ve aşırı hızın olduğu bir yolculuk bu. İranlı şoförler trafikte çılgınlar, virajlarda bile hızı düşürmezler.

duvarlara yapıştırılmış seçim afişleri 
Ara caddeler
 

Kuran'dan ayetler
Sabah namaz vaktinde İsfahan Kaveh terminaline vardık, mescide yöneliyoruz ve azıcık kestiriyoruz. İki saat bile olmadan görevli biri mescide uyuyan herkesi uyandırıyor, kabaca kovuyor. Biraz din(ç)lendik ve şimdi şehrin altını üstüne getirme vakti. İsfahan’da Türkçe ya da İngilizce bilen birisini görmek çok zor demişti Majeed. Aksine; terminalin büfesindeki adam Azeri ve çok yardımcı oluyor bize. Büfede kahvaltımızı yapıyoruz, notlarımız alıyoruz ve yollara düşüyoruz. Not defterime bakınıyorum, ilk görmemiz gereken yer Nakşı cihan meydanı. Halk otobüsü şoförüyle zoraki anlaşıyoruz, hatta anlaşamıyoruz. Nakşı cihan meydanına yakın bir yerde iniyoruz otobüsten. İngilizce bilen insan avına başlıyoruz, öğrenci ya da Avrupai (!) birilerini bulmaya çalışıyoruz yolda. Genç birine selam veriyorum, üniversite öğrencisiymiş, İngilizce anlaşıyoruz ve gideceğimiz yerin yolunu buluyoruz.

saat 07.25 yollar boş
Ve Nakşı Cihan Meydanı karşımızda
Çevre düzenlemesi harika
Arka sağımdaki Ali Kapı Sarayı
Şeyh Lütfullah Cami
İmam Camii, 472.500 çini varmış bu camiide
Nakşı Cihan Meydanı dediğimiz yere İsfahanlılar İmam Meydanı diyorlar. Nakşı Cihan ismi 1979’dan önce olmalı, diye düşünüyoruz. Şah isminin geçtiği yerler artık imam oluyor. Şah gitti imam geldi, diye boşuna demiyor Farisiler.  İmam Meydanı tüm azametiyle ve görselliğiyle karşınıza çıkıyor. İran’ın en büyük meydanı, sabah saatleri olduğundan epey sakin.  Gezmemiz gereken tüm yerler yan yana ve daha önce söylemiştim: bir şehri yürüyerek gezmeyi çok seviyorum, araç kullanmadan bir yere gitmek çok keyifli…
Atlı arabalar

Meydanı faytonla gezdik
Meydanda üç önemli eser var. İmam Cami(eski adıyla Şah Cami), Şeyh Lütfullah Cami ve Ali Kapu Sarayı.  Bu meydan adeta İsfahan’ın kalbi, ticaret de sanat da burada. Faytonla meydanın iç çevresinde kısa bir tur attıktan sonra antika dükkanlarını ve sonra bakır dükkanlarını geziyoruz. Sanata dair o kadar çok nesne var ki, gözümüze artık alışık geliyor her eser. Alış veriş için İsfahan en uygun yerdir demişti Majeed ve haklıymış. Hem alışveriş yapıp, hem de çarşı pazarı güzelce bir geziyoruz. Tüm günümüzü bile burada bitirebiliriz.
Nakış nakış işlemişler meydanı. 



Antika dükkanları ve hediyelik eşya dükkanlarını geziyoruz
soldaki İmam Cami, eski ismiyle Şah Cami
Bilimsel bir sohbet olduğu kanısındayım


İmam Meydanının hemen bitişiğinde yeşilliğin bol olduğu parkta dinleniyoruz. Bizim gibi dinlenen, muhabbet eden epey İsfahanlı var parkta. İsfahan’da turistler için birçok şey düşünülmüş, İmam Meydanı’nın hemen girişinde turist information bürosu var. 



Bakır ürünleri 
Kapatılmış bir atölye
Tuvalet ve lavaboların olduğu kısımda elektrik prizleri var. Bu prizlerde telefonumuzun ve fotoğraf makinemizin bataryasını şarz ediyoruz. Telefonumuzu ve fotoğraf makinemizi öylece bırakıp, lavaboya gittik ve döndük; her şey yerli yerinde. İran genel olarak çok güvenli bir ülke, hırsızlık olayları yaygın değil.

Şeyh Lütfullah Camii 400 yaşlarında
Mozaik ve çini üretimi dükkanı
Çimenlere uzanırken, kısa kritikler ve değerlendirmeler yapıyoruz. İsfahan’da, Tahran’da terminaller dahil her yerde tuvaletler son derece temiz, hijyenik ve en önemlisi ücretsiz. Türkiye’de bu hijyeni ve hizmeti görmek neredeyse imkansız.
Bab-ı ali yani ali kapı sarayının girişi
hem dinlenmek hem de namaz kılmak için yapılmış, kalın mermerli mescid

Kapalı çarşısı, sanatsal eserler yoğunlukta bu pazarda
saatlerce gezebiliriz bu çarşıda 
Hediyelik eşyalara bakınıyoruz
Meydan’dan ayrılıp yolumuzun üstündeki Chehelsotoon Museum’a (Çehel Sütun Müzesi) giriyoruz. Çehel yani okunuş olarak çıl 40 demek. Çehel Sütün Sarayı’nın ahşaptan yapılma 20 tane sütunu var ve bu 20 sütunun da sarayın önündeki havuza yansımasıyla 20 sütun daha oluyor. Böyle 40 sütun yani “çıl” sütun sarayı oluyor adı.
Bir âma (kör) isfahan çarşısında


alışveriş yaparken, pazarlık olmazsa olmaz : )
İsfahan’daki en önemli ikinci durağımız, İsfahan’ın ortasından geçen Zayende Nehri üzerindeki Siosepol Köprüsü. Yoldan geçen birine köprüyü soruyoruz ve çok yakın, yürüyebilirsiniz diyor. İsfahan çarşısını baştan sona geçiyoruz, güneş yakıyor, fakat terletmiyor. 15 dakika yürüdükten sonra Zayende Nehri usluca akıyor önümüzde.



İçilebilir soğuk su çeşmesi...
Ücretsiz elektrik prizleri, kimse suistimal da etmiyor ve bu hizmet ülkemizde ücretli maalesef





İsfahanlılar sıcaktan bunalmış olmalı ki kendini Zayende’nin hafif serin suyuna atmış. Yüzen yok, sadece paçaları sıvayıp serinleyenler var. Kadınlar da serinlemeye çalışıyor. Ben de paçaları sıvayıp, Farslıların arasına kaynaşıyorum…  400 yaşlarında olan Siosepol Köprüsü Farsça 33 anlamına gelen köprü, 33 sütun üzerine inşa edilmiş. Siosepol ihtişamlı ve dimdik ayakta duruyor. Yemek için uygun bir lokanta arıyoruz, fast-food çok yaygın ve tercih ediliyor İranlılar tarafından. Tabii Mc Donalds gibi global markalar yok. Tavuklu pizza ve kola menüsü öğle yemeğimiz. 


40 sütun müzesi






Nargile içeceğimiz bir yer soruyoruz ve Kuala Lumpur caddesine gidin diyorlar. Birine soruyoruz, geride sağda, bir başkasına soruyoruz ileride solda. Ne yaptıysak ne ettiysek bulamadık Kuala Lumpur caddesini ve pes ettik. Çok güzel bir kafeye girdik. Adı Cafe Rami. Türk kahvesi içtik ve sonrasında bardakta demlenen karışık bitki çayı içtik. Rami ve arkadaşlarıyla uzun süre sohbet ettik ve akşam oldu.


 


siosepol köprüsü
Zayende nehrinde serinleyen bir İsfahanlı






Zayende'nin hafif serin suyunda serinliyoruz
kaplumbağalar da uçar :)
Akşam ezanı okunuyor yanık bir sesle. Çarşıdaki bir camiye gidiyoruz. Namaz bittikten sonra sağımdaki ve solumdaki insanlar elime sarılıyorlar, hafif bir ürkeklik oluyor ben de ve “tekabbelallah” yani Allah kabul etsin dediler. Ben de aynı temennide bulundum. Namazın ardından tüm cemaate cupcake ve çay servisi yapıldı. Bugün Miraç kandiliydi çünkü. Genç bir molla sohbet veriyor, anlamıyoruz ama namazdan bahsettiği muhakkak. Cemaat ilgisiz sohbete, genç molla sohbetin konusunu değiştiriyor ve hz. Hüseyni, Kerbela'yı anlatıyor ağlamaklı sesiyle. Cemaat hüngür hüngür ağlıyor bu sohbetin ardından.

Pedallı, yunus şeklindeki teknelerle eğleniyor farisiler



Köprü araç trafiğine kapalı


Kaveh terminaline gitmek için bir taksiciyle pazarlık yapıyoruz. “çend toman” cümlesi çok hayati bir cümle alış verişte ve taksiye binmeden önceki pazarlıkta. “çend toman” demek kaç toman demek. Farsça sayıları bildiğimiz için cevabı da kolay anlıyoruz. 


Cafe Rami'de tanıştığımız bir İsfahanlı
Türk kahvesi ve bitki çayımız
Taksici akşam trafik çok, gündüz fiyatından fazla diyor, gece tarifesi uyguluyor kendince. Taksiciyle epey muhabbet ediyoruz, birçok şeyi anlamıyoruz tabi. Kaveh terminaline varıyoruz ve taksici benden olsun diyor, biz ısrar ediyoruz ve zoraki veriyoruz ücreti. Farslılar misafiri çok ama çok seviyor.

Adana kebap lokantası sanmıştık, ama burası apadana : )
Tavuklu pizzamız, sadece 4,5 lira
Tahran’a vip otobüsten bilet alıyoruz, seyrüsefer firmasından. 450 km. mesafelik bir seyahat ve hem de lüx olan bu seyahatin bedeli 8 (sekiz) TL… Türkiye ile kıyaslamaya hiç kalkışmayalım. 1 TL’ye 4 litre benzin ya da 8-9 litre lpg alınabilir İran’da. Türkiye’de 1 liraya 4 litre suyu zor alabirsiniz. Benzinin ucuz olmasından dolayı ulaşım çok ama çok ucuz Türkiye’ye göre.


İsfahan'daki bir camii
 



alkolsüz bira
Kaveh terminalinde bir şeyler atıştırıyoruz, alkolsüz biranın İran’da tüketildiğini duymuştum ve biz de deniyoruz. Zaten alkol satışı yasak bu ülkede. Alkolsüz bira, meyveli maden suyunu andırıyor, tadı da güzel. Uykumuzu otobüste alıyoruz ve sabahın erken saatlerinde Tahran’dayız

Hiç yorum yok: